Modern sanatın niteliği, ortaya çıkışından bu yana tartışılan bir konu olmuştur. Onun sanatın içinde hangi noktada var olduğu, onu besleyen etkenler ve beslediği olgular, yaratım sürecinin çetrefilli yollarında gerek sanatçıların gerek sanat tarihçilerinin ve küratörlerin genel konuları arasında varolagelmiş, modernitenin adımları sanata yansımıştır. Bu sanatın öncülerinden Rauchenberg’in “Hareket ettiğim her an, işlerim kökten değişti.” demiş olması da bundan kaynaklıdır. Modern kavramının içeriği, zaman içinde farklı tanımlarla ve farklı yaklaşımlarla ifade edilse de modern sanata doğru olan ilgi artan bir ivmeyle günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır.
“Bir adım yok / Zehri nereden buluyorlar / Bir orman gibi yanacağım / Etin revan bataklığı içinde / Cenneti soracağım ve düşeceğim” dizeleriyle başlıyor Egemen Bostancı’nın şiiri. Serginin adı da bu karma seçkinin yalnız omurgası değil ama aynı zamanda çimentosu olan Bostancı’nın bu şiirine dayanmakta. Sergi, modern sanat üzerine bu tip bir sorgulama çerçevesinde bakarak sanatın kapsamını ve bu kapsam içinde modern sanatın yerini tanımlama amacı taşıyor. Bu alandaki önemli isimlerin başında gelen Bedri Baykam, sergide bu defa sanatçı olarak değil, Öykü Eras’la birlikte küratör olarak yer almakta. Sergi, kavramsal çerçevesi içerisinde, sadece “sistem tarafından kabul görmüş” sanatçıların değil, aynı zaman “genç ve inatla bu yolda devam etme kararında olanların” da sanat alanında ne denli etkin olabileceğini ortaya koyma amacını taşımakta. Bu amaçla, seçilen genç ve seçtiği yolda kararlı şekilde yürümekte olan altı sanatçının, video, fotoğraf, yazı, resim ve yerleştirme alanındaki işleri sergi alanına dağıtılmış.
Bülent Bakan – Körler İçin Ansiklopedi ‘Batista’. Tuval üzerine karışık teknik, 124x155cm, 2015
Galeri mekanının giriş kapısında başlayan ve çıkış kapısında son bulan deneyimin ilk adımı her zaman ilk görüşte aşktır. Bu nedenle her sergide, bir bütün olarak edinilen ilk izlenimin sergi atmosferini seyirciye iletmede büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Cenneti Soracağım ve Düşeceğim hakkında henüz hazırlık aşamasında Öykü Eras’la iletişim halindeydim ve bu sergiyi bir süredir merakla bekliyordum. Bu yüzden, mümkün olduğunca objektif bir pencereden bakarak yorum yapmak için açılışa özellikle gitmedim ve sergiyi açılıştan sonraki gün, deyim yerindeyse “sular durulduğunda” gezmeyi seçtim.
Akşama doğru saatlerinde sergi alanına vardığımda beni Ray Harris’in O Adamı Saçımdan Yıkayıp Atacağım adlı altı dakikalık videosu karşıladı. Yan duvarlarda ise Bülent Bakan’ın ve Egemen Bostancı’nın resimleri bulunmaktaydı. Modern sanatın doğasına uygun bir yaklaşımla beyaz küp mantığında düzenlenmiş duvarlar, eserleri anlatmakta başarılı bir yöntem ortaya koyarken, kimi duvarlarda ve sütunlarda konuşlandırılmış Bostancı şiirleri, serginin tamamını bir koza gibi sarıyor ve eserler arasında örümcek ağı gibi organik bir bağ kuruyor.
Egemen Bostancı – Gölge Haramileri. Tuval üzerine karışık teknik, 70x100cm, 2015
Serginin kavramsal çerçevesi, muğlak ve sislerin ardındaki hayat döngüsünün, önünü görmekte sürekli zorlanan bireyin gözlerinden, izleyiciye değişik sanat türleri aracılığıyla verilmesi üzerinden ilerliyor. Burada temel faktör tabii ki zaman ve bu zamanın insan üzerindeki etkileri. Modern sanat sorgusu da böylelikle sergiye dahil oluyor çünkü modern sanatın niteliği tıpkı insanın niteliği gibi benzer temel sorularla karşılaşıyor ve karşılaşmaya devam edecek.
Piramid Sanat Galerisi’nin geniş koridorunda ise Ceren Selmanpakoğlu’nun “bölücü” tavrı baskın. Bu bölücülük elbette mekansal anlamda bir bölücülük ancak koridoru köşeden köşeye kateden iki heykel ve bir yerleştirme, içeriklerindeki bana göre başkaldıran üsluplarıyla fark ediliyor. Böylelikle bölünen koridorun bir yanı Nilüfer Yıldırım’ın, gerçeklik sınırlarında dolaşan resimleriyle bir tez öne sürerken, diğer yanda Zafer Akşit’in Kendi Ayak İzlerini Takip Etmek adlı tekrarlanan videosu tüm bu sorguyu yer çekimi kadar gerçekçi bir zemine taşıyor. Bu sorgu, aynı alandaki duvarlarda, Akşit’in diğer işleri olan fotoğrafları ve Yıldırım’ın bir diğer resim serisi ile destekleniyor. Galeri alanının “özel bölmesi” olan karanlık odada ise yine Ceren Selmanpakoğlu’nun papatya falı üzerine şekillenen iki kanallı videosu Özgür, Özgür Değil… yer almakta. Bu eserin, içeriğindeki anlam bütünlüğüyle, diğerleri arasında serginin amacına yönelik en direkt yaklaşımlardan birini sergiliyor oluşundan dolayı, görsel-işitsel algıyı izleyiciye sunmak amacıyla bu alana yerleştirildiğini düşünüyorum.
Özgür, Özgür Değil… . Video – 2 kanal, 1’40”, 2014
George E. Hein, 1998 yılında yazdığı Müzede Öğrenmek kitabında, ortalama olarak insanların bir sanat eserine yalnızca birkaç saniye baktıklarını söyler ancak Cenneti Soracağım ve Düşeceğim öyle bir çırpıda gezilebilecek bir sergi değil. Her eseri detaylı olarak incelemek, herbirine hem fiziksel hem de düşünsel olarak yaklaşmak ve uzaklaşmak gerekli. Tüm eserlerdeki ortak kavramın zaman oluşu, onun işleniş şekilleri arasındaki farklılık ve bu eksendeki insan sorgusu, modern sanat sorgusunu metodik bir biçime getiriyor. Burada izleyici olarak karşılaştığınız şey, birbirinden kopuk parçaları adlandırmaya çalışmak değil tam tersine iyi kurgulanmış, insanı algılama noktasında yormayan ama düşündürecek derecede de dolu bir filmi izlemeye benziyor. Cenneti Soracağım ve Düşeceğim, modern insan, modern toplum, modern bilinç ve modern sanat kavramlarını, Bedri Baykam ve Öykü Eras’ın küratörlüğünde, genç sanatçıların ellerinde harmanlayarak, ilk izlenimimi daha da ileri taşmayı başarıyor.
10 Mayıs 2015 tarihine kadar gezilebilecek sergi her yönüyle kaçırılmaması gereken nitelikte.
Kapak: Ray Harris – O Adamı Saçımdan Yıkayıp Atacağım. Video, 06:08, 2014
إرسال تعليق